3 Ocak 2008 Perşembe

CHP Nasıl İktidar Olur? - Erol Manisalı

CHP Nasıl İktidar Olur?

Erol Manisalı

- Önce, CHP nasıl ''halka iner'' diye kendi kendime soruyorum...

- Ardından, iktidar olması için ''Nasıl bir CHP olmalı'' diye düşünüyorum. Ölçmeye, biçmeye çalışıyorum!.. Kafamda bir CHP tasarlıyorum... kimileri fazla ütopik... kimileri de aşırı ''gerçekçi'' bulabilir! Ben yine de izninizle söylemek istiyorum.

1) CHP, ''halkçı bir kimliğe'' bürünmek zorundadır. Ancak, ''ben halkçıyım'' diyerek halkçı olunmaz. Sağlam işçi sendikalarıyla, çiftçi örgütleriyle, memur ve esnaf kuruluşlarıyla ''bütünleşmesi'' gerekir. Bütünleşmek demek, ''organik ve kimyasal olarak'' onların parçası olmak demektir.

Bu ''halk örgütleriyle'' birlikte, onların çıkarları doğrultusunda politikalar ve programlar belirlemek demektir. Sadece ''uzmanlar kadrosu'' ile belirlenen programlar daha en baştan, halkçı olma kimliklerini kaybederler. Hatta, ''halka rağmen'' pozisyonuna bile gelebilirler.

2) Laikliği savunan CHP, savunduğu laikliğin ''niçin halkın egemenliği ile özdeşleşmek durumunda olduğunu'' , kendi içine de sindirerek ortaya koymak zorundadır. Çünkü laiklik, temelinde, tek egemen gücün halk olduğunun kabulüdür. Hem içerde, hem dışarıda...

3) Eğer CHP bunu da benimsemişse, halkçılığın bu coğrafyada ve tarihin bu topraklardaki seyri içinde, ''antiemperyalist politikaların ayrılmaz bir parçası olduğunu'' itiraf etmek ve içine sindirmek zorundadır.

Eğer bunu içinde sindirmezse ne halkçılık, ne laiklik, ne de Cumhuriyet kalır. Hele hele demokrasi, hiç mi hiç ortalıkta görülmez. Sonuçta sadece biçimsel demokrasi ve örtülü faşizm kalır. Üstüne bazen türban, bazen de fötr şapka örtülür. Diğer adı da ''Amerikan demokrasisidir'' . Kola, Amerikan bezi, Amerikan postalı gibi bir şey işte...

4) Yukarıdaki üç nokta birbirlerini tamamlarlar ve sonuçta ben ''sınıfsal demokrasiyi savunuyorum; bunun için de sendikalarla, meslek kuruluşlarıyla işbirliği yapmalıyım'' diyebilmelidir.

<I>Yukarıda ana başlıklarını sıraladığım şeyler Türkiye'deki bir halkçı partinin savunması gereken fikirlerin özetinin özetidir. ''AB müktesebatı'' kadar olmasa bile (!) daha eklenecek çok şey vardır. Örneğin, parti içi demokrasinin iyi işlemesi gibi. </I>

<I></I>

<I>CHP'nin dış yapısı işçi sendikaları gibi halkçı örgütler üzerine oturmuş olsa parti içi demokrasi de kendiliğinden oluşacaktır. Çünkü partinin kimliği ve işlevselliği örgütlerle birlikte yürütülür. </I>

<I>İktidarın koşulları... </I>

<I></I>

<I>Kafamızı fazla karıştırmadan CHP'nin iktidar olma formülünü araştıralım. Şu sorulara yanıt arayalım:</I>

1) Bugün Türkiye'de büyük halk kitleleri, büyük çoğunluk ezilmişliğe, sömürgeleşmeye karşı. Örgüt olmadığı için, halk bir kitaba, ''Şu Çılgın Türkler'' e muhtaç hale gelmiş. O zaman CHP'nin ''bu boşluğa yanıt veren bir kimliğe'' nasıl ulaşacağını bulmak gerekir.

<I>2) Halkçı </I>olduğunu, fiilen köylünün, işçinin, memurun, esnafın yanında yer alarak ortaya koymalıdır. Bunu ortaya koymak için gereken politikaları üretmek zorundadır.

- Örneğin tarımda çiftçiyi, tekelci dev şirketlere karşı nasıl koruyacağını açıklamalıdır.

- İç piyasanın yabancılar tarafından işgaline karşı işçinin yanında nasıl duracağını söylemelidir.

- Ulusal sanayiye nasıl destek vereceğini göstermelidir.

3) Bir de, ABD'nin ve AB'nin Lozan'ı ortadan kaldırmaya yönelik politikalarına karşı ''sadece kuru şikâyetle yetinmemelidir''. Örneğin Türkiye'nin Rusya, Çin, Hindistan gibi Asya devletleri ile ilişkisini geliştirmesi gerektiğini, korkmadan söyleyebilmelidir.

İşte bunları yapabilmiş bir CHP, iktidarın rakipsiz adayı olur. Ancak CHP'nin yapısı acaba böyle bir değişikliğine fırsat verir mi? Acaba CHP'li milletvekilleri bu yazdıklarımı hayalci mi buluyorlar? Yoksa, ''Neden olmasın, bir tetikleme yeter, hareket başlayabilir'' diye düşünen kimi milletvekilleri var mı?

- CHP de ''yukarıdakileri'' bilmem ama, ''aşağıdakiler'' bu söylediklerime sağduyu ile yaklaşıp destek verebiliyorlar.

- Ancak, Kemal Derviş zihniyetinden hâlâ medet umanlar ne halkçı, ne Cumhuriyetçi ve ne de demokratik olabilirler. Türkiye'de, emperyalizme karşı ''hayır'' demesini öğrenmeden halkçı, Cumhuriyetçi ve laik olunamaz. Ne olurlar? Kimi türban, kimi de papyon takarak IMF'nin kucağına otururlar.

Amerigo Vespucci gibi, doğudan da batıdan da aynı noktaya çıkılır.

kaynak: CUMHURiYET

Hiç yorum yok: