3 Ocak 2008 Perşembe

Chp Kazanı Taştı Taşacak- İsmet Solak

CHP içinde hala çok yakın dostlarım var.

Her ne kadar, son seçimde oy verdiğim bu partinin gidişatından umudum yoksa da, dostlarımla sohbet ederken inanın içim cız ediyor.

Fokurdayan kazanın çevresini saran ateşe daha fazla dayanabileceğine de ihtimal vermiyorum. Velhasıl, CHP kazanı taştı taşacak..

Kazan taşınca, elbette birilerini yakacak.

Peki ama, 2008 seçim yılı. CHP yerel seçimlerde ne yapacak?

AKP ne yapabilir, diye sormuyorum.

Görünen köy kılavuz istemez, AKP bu hızıyla giderse oylarını artıracak.

Zaten Başbakan arkadaşların talimat vermedi mi_

“İzmir’i mutlaka istiyorum.. Mersin’i istiyorum. Diyarbakır’ı istiyorum. Ankara zaten bizde ama, Çankaya ilçesini bu defa mutlaka istiyorum.”

Emir büyük yerden.. AKP kurmayları geceyi gündüze katıp bu yönde çalışıyor.

CHP ne yapıyor?

Ana Muhalefet Partisi olarak yerel seçimlere mi hazırlanıyor?

Hayır! CHP Kurultaya hazırlanıyor(!F)

Bu nasıl Kurultay hazırlığı ise, sadece örgüt kıyımları yapılıyor.

Düşünün; Parti Meclisi toplanıyor ve gündemde sekiz madde var..

Aklınıza ne gelir bir anda? Neleri maddeler halinde getirmiştir yönetim?

“İzmir, İstanbul, Ankara, Bursa ve Antalya Belediye seçimleri için strateji belirleme çalışmaları, Güneydoğu’da terör sonrası halka ulaşma projeleri, Demokratik bir kurultay için ilçe ve il kongrelerinin hakim teminatına özen gösterilmesi.. falan..”

Şaka mı yapıyorsunuz?

CHP gündeminde, ilk yedi sırada görevden alınacak ilçe ve il örgütleri ile yerlerine atamalar, bir maddede Merkez Yürütme Kurulu’nda boşalan yere yeni birinin atanması var.

Koskoca Ana Muhalefet Partisi’nin gündemine bakın!

Abarttığımı sanıyorsanız, Genel Merkez son toplantı gündemini açıklasın, yeter.

Ben bunu, PM üyesi bir dostumdan öğrendim.

Ve yazarken de içim yanıyor, buna inanın.

Hiç saklamadım, ben CHP içinde doğup büyüdüm. Dedem Müdafaa-i Hukuk ve Halk Fırkası kurucusu kendi yöresinde, babam ömür boyu CHP yöneticisi ve kurultay delegesi, biz iki kardeş CHP’de yetiştik. Hizipçilik yıldırdı ama son iki seçimde yine CHP’ye oy verdik.

CHP, Atatürk’ün kurduğu parti. Ancak, şu haliyle, Atatürk’ün partisi değil.

Bu, ödünsüz bir Atatürkçü olarak, benim gözlemim ve kanaatim.

Son PM toplantısında görevden almalarla ilgili olarak Türk-İş eski Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bayram Meral’in söz aldığını aktardılar:

“Sayın Genel Başkanım, sürekli ilçe ve il örgütlerini görevden alıyoruz. Yerlerine de yeni üyeler kaydediliyor. Bizler seçimlere görevden alınan bu partililerle hazırlandık ve inanın çok büyük mücadele verdiler. O kadar çok görevden alınmalar var ki, yakında yerlerine getirecek adam bulamayacağız.”

Genel Başkanın canı sıkılmış.

“Zaten bu tür konuşmaları hiç sevmiyor..” dedi anlatan dostum.

Dostum, dediğim insan da 40 yıllık CHP’li biri ha, yanlış anlamayın.

Ertesi sabah, Deniz bey, sabah yürüyüşüne çıkıyor.

Çevresi yine tanıdık insanlarla dolu; Bayram Meral dahil.. Bir bayan İstanbul milletvekili, Yılmaz Ateş ve yıllardır yanından hiç ayrılmayan kadim dostu Atanur bey.

Deniz beyin canı belli ki çok sıkılmış, Meral’e sitem etmiş:

“Bayram, keşke orada konuşmasaydın da burada söyleseydin eleştirilerini?”

Bayan milletvekili atılmış:

“Sen anarşistlik yaptın orada..”

Bayram Meral şaşırmış:

“Hanımefendi, baban yaşındayım. Ben Türk-İş Genel Başkanlığı yapmış biriyim. Bana nasıl anarşist diyebilirsin? Teessüf ederim yani.”

Derken Yılmaz Ateş araya girmiş. Sitemli konuşmuş. Meral sertleşmiş ve terslemiş:

“Sen sus, partinin paralarıyla zengin olduğunu bilmeyen yok. 15 milyarlık işi bile 30 milyara mal ettiğin söyleniyor, sen sus!”

Deniz bey üzülmüş:

“Yapma Bayram, bizim partide parasal konularda böyle şeyler olmaz.”

Meral üstelemiş:

“Sayın Genel Başkanım bunlara Genel Sekreterimiz her gelene söylüyor, durduk yerde kendim uydurmadım ki, sorun Önder beye anlatsın!”

Yılmaz Ateş matbaacılık yaptığı için partinin baskı işlerini de yaparmış.

Ama doğrusu ben Dershanesi olduğunu ilk kez duydum

Bunu da eskiden Ankara belediyesinde Genel Müdürlük yapan, daha sonra SHP iktidarı döneminde büyük bir kamu niteliğindeki kuruluşun başına getirilmiş biri anlattı:

“Çankaya Belediyesi, yöresindeki çocuklara dershane ücretini ödeme kararı almış ve tabii çocuklar belediyenin gösterdiği dershanelere gitmek kaydıyla veriyormuş. Bu da Yılmaz Ateş’in dershanesi. Ben duyduk, biçim bir dershane sahibi arkadaşımızın 50’den fazla öğrencisi yer değiştirmiş. Kızdım ve Muzaffer Yılmaz’a gittim, konuştum. Bakayım, edeyim dedi. Ama durum değişmedi yani!”

Ağzım açık kaldı.

Muzaffer Eryılmaz CHP Gençlik Kolları’nda yöneticiyken tanıdığım biri; sever ve beğenirim. İlk gördüğümde bunu söyleyeceğim. Çünkü AKP Çankaya’yı da almak için her tür çabayı gösteriyor. Bu tür haberler halkı etkiler, bilirim.

Nereye baksanız, CHP kazanındaki suyun taşmakta olduğunu görüyorsunuz.

Aslında CHP yönetiminden daha çok, kazanın kaynar suyu bizleri yakıyor.

Ben duyduklarıma inanamadım ve bir hayalimi söyledim:

“Ne diyorum biliyor musunuz? Deniz bey şimdi çıksa medyanın önüne, dese ki; Biz önümüzdeki yerel seçimde Ankara’dan Murat Karayalçın’ı, İstanbul’dan Mustafa Sarıgül’ü, İzmir’den şimdiki başkan Aziz Kocaoğlu’nu aday gösterme kararı aldık. Bir anda CHP oyları yüzde 25-30’a sıçrar mı sıçramaz mı?”

Umutsuz bir yanıt vererek, “Seni külliyen defterden siler..” dedi.

Ben defterde zaten yokum. Neyin defterini silecek? Hayal işte!

Dostum anlatmaya devam etti:

“Bayramda Antalya’da idi. Kendi ili. Antakya ilçe başkanı örgütsel dertlerini anlatırken, otur yerine yalakalık yapma, ben seni kimlerin konuşturduğunu biliyorum, diyen Deniz bey değil mi? Gazeteler yazdı. Bak şimdi di Gaziantep’te merkezdeki bir ilçe yönetimi, görevden almaları protesto için açlık grevine başlamış. Bunu da gazeteden okudum. Bizde sazın teline bir dokun, bin ah dinlersin. Kimse kimseyi sevmiyor, kimse kimseye güvenmiyor ki, bir başarı umut edebilelim!”

Ben demedim, bunları kendileri anlatıyor!

Ve CHP kazanı hala kaynıyor. Kaynadıkça sular taşıyor veya buharlaşıyor.

Bir bakacağız ki, kaynayacak su tükenmiş ve kazanın dibi tutuşmuş; buna yanarım!

Hiç yorum yok: