3 Ocak 2008 Perşembe

Bir garip lider: Deniz Baykal (Türksolu)

Türk Ulusu çok önemli ve stratejik bir dönemden geçerken, ülkemizde siyaset yapan liderlere bakınca da tam olarak ABD ve AB’nin istediği liderler kıvamında olduklarını görüyorum. Gerek Tayyip, gerek Abdullah, gerek Bahçeli, gerekse Baykal bu süreçte, bütün Türk düşmanı emperyalistlerin işine yarayan ve bize karşı kullanılan politikalara imza atıyorlar.

Ben Atatürkçü, sosyalist ve vatansever bir vatandaş olarak, Tayyip, Abdullah ve Bahçeli’nin yaptığı politikaları onların geçmişlerinde yaşanmış kirlilik nedeniyle anlayabilirim. Ancak Gazi M. Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu partinin ve göstermiş olduğu ilkelerin doğrultusundaki uygulamalardan uzak politikalar yapan ve emperyalistlerin tiyatro sahnesi haline gelen CHP’nin daha da ileri giderek,Türk Ulusu’nun çıkarları aksine politikalar üretmesine tahammül edemiyorum!

Dün sınırötesi konusunda keskin ve kesin tavırlar içerisinde olan Deniz Baykal, bugün ne olduysa sınırötesi konusunda gerek basın yoluyla gerekse medya yoluyla politikalarındaki değişikliği anlatmaya çalışmaktadır! Aslında bu, CHP’nin içinde bulunduğu politikasızlık ve ironinin ortaya çıkışının resmi olarak dile gelmesidir...

Deniz Baykal daha iki hafta önce Kuzey Irak konusunda aslan kesilmişti. Bıraksanız tek başına Kuzey Irak’a operasyon yapacakmış gibi ortalıkta esip gürlerken, bir de baktık ki bir anda 360 derece dönmüş ve Kuzey Irak’a operasyonun gereksiz olduğunu, operasyondan önce yapılması gereken birçok iş olduğunu, bu konuda daha akılcı olunması gerektiğini ve hatta Kuzey Irak’taki gençlerin Türkiye’ye getirip üniversitelerimizde eğitilmesi gibi, değeri ve gerçekçiliği olmayan fikirler ile karşımıza çıkıyor. Halbuki biz, Güneydoğu’dan üniversite için yurdun çeşitli bölgelerine okumaya giden, hem devletin imkanlarından faydalanan hem de bölücü faaliyetlerde bulunan bölücü-faşizan eğilimli gençlerle savaşım verirken, bir de bunlara Kuzey Irak’taki gençleri eklemek istemesi Deniz Baykal’ın aslında siyaseti bırakması için çok güzel bir neden olabilir. Çünkü bir siyasi lider yaşamının her anında, konuşmasının her cümlesinde çelişki yaşıyorsa o insanın artık aklıselim olması düşünülemez. Zaten aklı başında her insan şu anda AKP’nin iktidarı ele geçirmesine yardımcı olan tek olgunun Deniz Baykal ve onun seçim öncesi uygulamış olduğu saçma sapan politikalar olduğunu inkar edemez.

Halkına AKP’nin yapmış olduğu yolsuzlukları anlatamayan, tarikatlarla içi doldurulan devlet kadrolarını anlatamayan, ülkenin temel ekonomik varlıklarını satıp yağmalatmasını anlatamayan, Türklüğe ve vatana her türlü hakareti serbest bırakan ve bunun gibi birçok sayamayacağımız şeyi yapan ve yapmaya devam eden bu iktidarın kirli politikalarını anlatamayan Deniz Baykal ve ekibi hiçbir suretle orada durmamalıdır.

Milletvekili seçimlerinde listeler hazırlanırken birçok Kemalist aydını, öğretim görevlisini ve bürokratı liste dışı bırakıp, Kemalizm’in birçok ilkesine karşı olan ve hatta Atatürkçü bile olmayan yakınındaki kaymak tabakadaki kişileri seçilebilecek yerlere yerleştiren Deniz Baykal aslında geçmişinde ne yaptıysa bugün de aynı şeyleri yapmaya devam ediyor.

Deniz Baykal kirli siyaset yapar ama iz bırakmaz !

Gazeteci-yazar Kurtul Altuğ, “Umudun Tükenişinde Son Perde” adlı kitabında Deniz Baykal’ın nasıl Cumhuriyet tarihinde ilk kez İslamcı-Kürtçü ve tarikatçı bir ideolojiye sahip olan güçlerle koalisyon kurulmasında baş rol oynadığını anılarında şöyle anlatıyor:

Yıl 1973, seçimlerden sonra CHP tek başına iktidar olamadı, Deniz Baykal ile Haluk Ülman sık sık bizim dergimizin bürosuna uğruyorlardı ve bizim bazı tereddütlerimizi gidermeye çalışıyorlardı. Deniz Baykal bir gün bana, “Erbakan Hoca hakkında yanlış düşünüyor olabilirsin” dedi. Deniz Baykal ile ortak bir noktada birleştik: CHP-MSP ortaklığı kurulmalıydı ve bu işi biz yapabilirdik... Baykal’a şöyle dedim:

“İster misin seni Oğuzhan Asiltürk ile karşılaştırayım?” (O zamanki Milli Selamet Partisi Genel Sekreteri ve ikinci adamı)

Baykal: “Mükemmel olur” dedi.

Bir gün Deniz Baykal beni aradı ve; “O iş için acele harekete geç” dedi. Hemen Oğuzhan Asiltürk’ü aradık ve karşılıklı randevular verdik. Baykal ve Asiltürk baş başa kırk dakikaya yakın bir süre görüştükten sonra Deniz Baykal dışarıya çıkarken;

“Tamam bu iş oldu” dedi... Yalnız müzakereler sırasında bakanlık paylaşımında sorun çıktı... Deniz Baykal: “Sorun bakalım, İçişleri Bakanlığı’nı Oğuzhan Asiltürk’e verirsek iş kolaylaşır mı?” dedi.

Erbakan Hoca’nın ve Ecevit’in oluru alınarak pürüz böylece giderildi ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez Şeriatçı-yobaz-Kürtçü ve gerici bir ideolojiyle, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu parti, kendini bilmez sorumsuz ve mevkii sevdalısı kişiler tarafından koalisyona götürüldü.

Kurulan bu koalisyon kabinesinde Deniz Baykal’ın Erbakan Hoca’sı Başbakan Yardımcısı; Hizbullahçıları ve Madımak Oteli zanlılarını kanatları altına alan Şevket Kazan Adalet Bakanı ve Cumhuriyet tarihinde ilk defa Şeriatçı ve Kürtçü bir parti ile koalisyon kurulması için her türlü ayak oyununu yapan Deniz Baykal ise Maliye Bakanı oluyordu. Aslında Deniz Baykal şu anda müthiş kadrolaşmalara sahne olan polis teşkilatına Fethullah cemaatinin ve diğer tarikatların yerleşmesinde başrolü oynayan kişidir ve Deniz Baykal’a göre Erbakan, Necmettin Erbakan değil Erbakan Hoca’dır. Farkındaysanız burada bir kelime hatası yok. Kendisi bir Türk düşmanı olan, Arap milliyetçisi olduğunu ve Müslüman kimliğinin Türk kimliğinden üstün olduğunu söyleyen Necmettin Erbakan o zamanlar Deniz Baykal’ın “Hoca” diye hitap ettiği kişidir...

Aynı dönem içerisinde, ABD’nin Sovyet Rusya’ya karşı Türkiye’nin de içinde olduğu bir yeşil kuşak oluşturmak istemesi ile Deniz Baykal’ın Milli Selamet Partisi ile koalisyon kurması sizde nasıl bir düşünce yaratıyor, bunu siz okurların takdirine bırakıyorum!

PKK uzantılarını 1991 yılında arka çıkarak Meclis’e taşıyan grupta Baykal ikinci adamdır!

1991 seçimlerinde Erdal İnönü, Deniz Baykal, Hikmet Çetin ve arkadaşları, Leyla Zana ve onun gibi vatan hainlerini Meclis’e taşıyan kişilerdir. Her ne kadar Baykal bunu sürekli inkar edip, “Onları Meclis’e taşıyan biz değildik SHP idi. Biz CHP’yiz” diyerek laf cambazlığı yapıp işin içinden çıkmaya çalışsa da, geçmişin görgü tanıkları ve olaylara şahit insanlar bunun böyle olmadığını, PKK uzantısı Leyla Zana ve vatan haini arkadaşlarını Meclis’e taşıyan kişilerden birinin de Deniz Baykal olduğunu açıkça ortaya koymaktadır..!

Dokunulmazlıkların kaldırılmasını konu alan toplantıya katılmayan kişi yine Baykal

23 Aralık 1994 yılında yapılan dokunulmazlıkların kaldırılması yönündeki oylamada Erdal İnönü kaldırılmaması yönünde oy verirken, Deniz Baykal ise toplantıya katılmayarak bu konuda nasıl bir tutum içinde olduğunun rengini ortaya koymuştur. Sonuç olarak dokunulmazlıklar kaldırıldı ve hepsi gerekenden az bir ceza aldılar ama vatan hainlerinin düşünce özgürlüğü adı altında kollanması bizler tarafından hiç unutulmadı Bakın Ahmet Taner Kışlalı, Deniz Baykal ve arkadaşlarını nasıl tanımlıyor:

“Kemalizm’in adını bile ağzına almamak için her türlü laf cambazlığı yapanlar...

Kendileri Genel Başkanlığa soyunan ideolojisiz teknokratlar, ayakları Türkiye’de, kafaları Almanya’da, İngiltere’de olan Sosyal Demokratlar... CHP’de kimlik sorunu yoktur diyen körler ya da oportünistler...” (CHP, Nâzım ve Atatürk, Cumhuriyet gazetesi, 23 Mayıs 1999).

Deniz Baykal, İngiltere ve Tony Blair hayranıdır. Aynı zamanda Alman SDP’yi örnek alan bir kişidir. Bu kişilerin ve partilerinin savunduğu düşünce tamamen Türkiye düşmanlığı üzerinedir. Her fırsatta Ermeni soykırımını iddialarını ortaya atanlar ve Türkiye’deki PKK’lılar için “özgürlükçü militanlar” diyenlerdir. Onlar için af isteyenler de bunlardır ve onların partilerini örnek alanlar Deniz Baykal ve yanındaki oportünistlerdir.

Açıkla Baykal!

Tayyip Erdoğan Amerika’ya gidip icazet almak için her türlü cambazlığı yaparken, sen Türkiye’de kimlerle Kuzey Irak konusunda gizli görüşmeler yaptın; hangi konularda sözler verip, bağlılık konusunda güven tazeledin ve bunun karşılığında sana söz verilen şeyler neler? Açıkla! Bu ülke insanına yaptığınız yanlışlar ve saygısızlıklar artık ülke sınırlarını aşmış durumdadır. Adını bile ağzınıza alamadığınız Kemalizm ve Altı Ok ilkeleri doğrultusunda ilerleyen Atatürk gençliği, gün gelecek ülkemiz yakın tarihinde emperyalistlerle işbirliği yapan her gücü esir alacak ve ülkemizi tertemiz yarınlara hazırlayacaktır

Sizi bilmem ama bizim muhtaç olduğumuz kan asil damarlarımızda mevcuttur!

turksolu.org

Hiç yorum yok: